Karaciğer en büyük iç organımızdır, ağırlığı 1.200-1.500 gr arasındadır. Karaciğer karnın sağ üst çeyreğinde bulunup, kaburga kemikleri tarafından korunmaktadır.

Karaciğer yaşam için farklı birçok fonksiyonu vardır. Aminoasitleri, karbonhidratları, lipitleri, vitaminleri ve mineralleri alır, işler ve depolar. Ayrıca albumin, alfa ve beta globulinler, pıhtılaşma faktörleri ve transport proteinleri proteinleri dahil birçok plazma proteini karaciğer tarafından sentezlenmektedir. Karaciğer ilaç ve toksik madde detoksifikasyonunda birincil organdır. Karaciğer, kolesterolden safra asitlerinin sentezinden ve bu bileşiklerin safraya sekresyonundan sorumludur. Kolesterol metabolizmasının düzenler ve diyetsel yağların absorbsiyonunu kolaylaştırır. İnsan vücudunun merkezî kimya lâboratuvarı hükmündeki karaciğer, kanın terkibinin bozulmaması için çalıştırılır. Karaciğerin, binlerce proteinin işlenmesi esas alındığında farklı; sentezlediği yüzlerce enzim, parçaladığı ve hâlden hâle geçirdiği birçok maddenin metabolik süreçlere sokulması esas alındığında da farklı işler yaptığı söylenebilir. Orta seviyedeki işler esas alındığında, 500-700; moleküler seviyedeki işler esas alındığında ise, 4.000-5.000 farklı kimyevî sürecin kontrolüyle vazifeli bir organ olan karaciğer, açık bir mucize olarak Yaratan’ı göstermektedir. İnsanın anlamaktan bile âciz olduğu yüzlerce kimyevî analiz ve sentezi, saniyelerle ifade edilebilecek sürelerde hayat boyu işleyen bu müthiş fabrikanın matematikî bazı değerlerine bakılacak olursa:

Karaciğer, henüz altı aylık bir embriyoda, vücut ağırlığının 1/10’unu teşkil ederken,bu ağırlık erişkin bir insanda 1/50 kadardır. Ekseriye dört büyük lobdan yapılmıştır. Karaciğer diğer organlara nazaran sâde ve yeknesak bir yapıya sahiptir. Bu yapının % 60’lik büyük kısmını hepatosit denen karaciğer hücreleri teşkil eder. %6’sını kan ve lenf gibi diğer hücrelerle, kanalların duvarındaki epitelyum hücreleri meydana getirir. Geri kalan % 33’lik kısım ise, hücrelerin dışında kalan safra, lenf ve kan damarlarının teşkil ettiği boşluklardır. Her bir karaciğer lobu çok sayıda, 1-2 mm. çapında, küçük altıgen şekilli lopçuklardan yapılmıştır. Sayıları 50.000-100.000 arasında değişen bu lopçuklar karaciğer fabrikasının asıl işleyen birimleridir.

Karaciğer hücresi (hepatosit); karaciğer kütlesinin yaklaşık %60’ını oluşturan, çapları 30 μm , poligonal hücreler olup, karaciğerin metobolik fabrikasıdır. Bir karaciğer hücresinin (hepatosit) ömrü 150 – 180 gündür. Karaciğer hücrelerinin %80’i tek çekirdekli, % 20’si de iki çekirdeklidir. Bir hücrenin içinde, yağ asidi oksidasyonu ve oksidatif fosforilasyon yoluyla enerji santrali olarak çalıştırılan güç motorları da diyebileceğimiz 1.000-3.000 kadar mitokondri, 200-300 kadar çeşitli parçalayıcı enzim taşıyan ve spesifik yıkım fonksiyonlarına sahip peroksizom ve milyonlarca da protein sentezi yapan ribozom, safra asiti sentezi ve ilaç metabolizmasında görevli Karaciğer en büyük iç organımızdır, ağırlığı 1.200-1.500 gr arasındadır. Karaciğer karnın sağ üst çeyreğinde bulunup, kaburga kemikleri tarafından korunmaktadır. Sağlıkta 40 endoplazmik retikulum, albumin sekresyonu ve proteinlerin glikozilasyonundan sorumlu golgi kompleksi bulunur. Her bir karaciğer hücresi, tam teşekküllü bir fabrika gibi hem parçalama hem de birleştirme işlerinde çalıştırılabilir. Karaciğer, embriyonik dönemin 2. ve 8. ayları arasında kan yapımının da olduğu bir organdır; ancak kan yapımı doğumdan sonra karaciğerde durdurulur ve sadece kemik iliğinde devam eder.

Kalbin her vurumunda attığı kanın %28’i karaciğerden geçirilir. Diğer bir tâbirle, karaciğer dokusunun her 100 gramına dakikada 100 ml. kan verilir. Bütün karaciğerin ise dakikada 1,5 litre kana ihtiyacı vardır. Bu kanın % 80’i sindirim sisteminin kapiller yatağından besin maddelerince zengin kanı taşıyan portal ven (vena porta hepatica), % 20’si de merkezi dolaşımdan karaciğere bol oksijen taşıyan karaciğer atardamarından (arteria hepatica) temin edilir. Bu kadar çok iş yapan karaciğerin elbette çok fazla da oksijene ihtiyacı olacaktır. Karaciğer dokusunun her 100 gramı dakikada 5 ml oksijene ihtiyaç duyduğundan bütün karaciğere (1,5 kg) dakikada 75 ml oksijen taşınmalıdır. Bunun %60’ı karaciğer kapı toplardamarından, %40’ı da karaciğer atardamarından karşılanır.

Karaciğerin yüzlerce fonksiyonu ile safranın yağ sindirimi başta olmak üzere birkaç fonksiyonu incelemekle bitmeyecek hikmetlerle doludur. Mevzumuz esas olarak bu fizyolojik hâdiseleri incelemek değil, bu organın matematik lisanıyla belirlenmiş ölçü ve sınırlarına göz atmaktı. Bu kadar kısa bir bakış bile her şeyi ölçü, nizâm ve hikmetle yaratan Allah’ın (cc) varlığına bir delil değil midir?