Karaciğer hastalıklarının görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır. Karaciğer, vücudun her türlü gereksinimini karşılamak üzere 24 saat durmaksızın çalışan, oldukça karmaşık bir kimyasal fabrika olarak tanımlanır. Tüketilen tüm besinler karaciğerin sağlıklı çalışmasını yakından etkiler. Alkol tüketenlerde ise karaciğer hastalıklarının oluşma riski artmaktadır.

Alkolün sindirimi: Alkolün esas emilim yeri ince barsak olsa da ağız, yemek borusu ve midede de az miktarda emilebilir. Alkol kana geçtiğinde hızla bütün vücuda dağılarak, hücre içi de dahil, su bulunan her
yere taşınır. Alkolün zararlı etkisinden bu dağılım sorumludur. Alkol, hamile kadınlarda bebeğe ve emziren kadınlarda anne sütüne de geçer. Vücudumuz alkolü diğer besinleri kullandığı gibi kullanır. Enerji sağlamak için alkol karaciğerde yakılır. Bir gram alkol yakıldığında 7 kalori oluşur. Vitamin, mineral veya protein gibi önemli besin maddelerini içermediği için alkolün besin değeri yok denilebilir. Kronik (uzun süreli) alkol kullananlarda sağlıklı beslenme bozulduğu için sıklıkla tiamin (B1 vitamini), riboflavin (B2 vitamini), niasin, folik asit, pridoksin (B6 vitamini), magnezyum, potasyum ve çinko yetersizliği örülür. Bir zamanlar, alkol kullananlarda sıkla görülen karaciğer hasarının nedeni, alkolün beslenme üzerindeki olumsuz etkisi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak bugün alkolün toksik etkisi ile doğrudan karaciğer hücrelerine zarar verdiği de bilinmektedir. Karaciğerin birim zamanda zararsız hale getirebileceği alkol miktarı sınırlıdır. Bu sınırın üzerinde alınan alkol tüm vücudu, özellikle de, beyni ve kalbi de etkiler. Karaciğerin fazla miktarda alkolü zararsız hale getirme işlemi sırasında, diğer fonksiyonları aksar. Hele bu işlem çok uzun sürer ise (her gün fazla miktarda alkol tüketenlerde olduğu gibi) karaciğer hücreleri de hasar görebilir, yapısal değişikliklere uğrayabilir (karaciğerde yağlanma). Bazı durumlarda karaciğerde yoğun inflamasyon (alkolik hepatit) ve/ veya nedbeleşme (siroz) gelişebilir. Ancak, böylesi hasarın olabilmesi ya da bunun kalıcı bir hasar haline gelmesi için, içilen miktar kadar süre de önemlidir. Başka bir deyişle, uzun süre (yıllar) ve belli bir miktarın üzerinde alkol alanlarda kalıcı hasar olasılığı artar. Alkolün karaciğere verdiği zarar geç fark edilmektedir. Bunda karaciğer hücrelerinin yaklaşık dörtte üçü (3/4) hasar görmeden bir şikayetin ortaya çıkmaması rol oynar. Ancak böyle bir şikayet ortaya çıktığında yapacak fazla bir şey yoktur. Oysa düzenli yapılan kontrollerde, doktor gerek muayene bulguları gerek laboratuar değerlerine bakarak önemli ipuçları elde edebilir. Olay kalıcı hale gelmeden erken fark edilir ve alkol kesilir ise, karaciğer hücreleri kendini yenileyebilir. Her durumda alkolün kesilmesi, karaciğer fonksiyonlarında belirgin düzelme ile sonuçlanır. Gelişmiş ülkelerde alkol, karaciğer tahribinin en sık nedenidir. 1999 yılında İngiltere ve Avrupa da en sık karaciğer nakil sebebi alkole bağlı kronik karaciğer hastalığıdır. Kadınlarda, genç ve erişkinlerde alkol alımının artması alkole bağlı karaciğer hastalığının görülme sıklığını da artırmaktadır.
Alkole bağlı karaciğer hastalığı; yağlı karaciğer, alkolik hepatit ve siroz olmak üzere birbiri ile ilişkili üç fazda görülmektedir. Hastalık evrelerinin farklı zaman dilimlerinde görülmesi gerekmez. Kişide aynı anda farklı evreler bir arada bulunabilir. Yağlı karaciğer 60 gr/gün üzerinde alkol içenlerin yaklaşık %90’ında görülmekle birlikte daha az içenlerde de görülebilir. Yağlı karaciğer genellikle klinik olarak belirti vermeyebilir. Alkol alımının kesilmesinden 4-6 hafta sonra tam olarak geri dönebilir. Ancak alkol kesilmesine karşın hastaların %5-15’inde fibrozis ve siroza ilerlemenin olabileceği de bazı çalışmalar da bildirilmiştir. Alkole bağlı karaciğer hastalığı olan hastaların bir kısmında kötü gidişli şiddetli alkolik hepatit gelişebilir. Alkolik hepatit, karaciğerde hafif tahripten yaşamı tehdit eden şiddetli tahribe kadar uzanan bir hastalık spektrumunu yansıtır. Genellikle zeminde kronik karaciğer hastalığının varlığında alkol alımı yeni alevlenmeye neden olabilir. Gerçek görülme sıklığı bilinmemektedir. Hastaneye yatırılan alkole bağlı karaciğer hastalarının %10-35’inde alkolik hepatit gözlenebilir. Alkole devam eden hastalarda alkolik hepatitin kalıcı harabiyete ilerleme ihtimali artmaktadır.

Risk Faktörleri
Her ne kadar aşırı içki tüketenlerin çoğunda yağlı karaciğer görülmekte ise de daha az bir kısmında ileri karaciğer hastalığı görülür. Bu aşağıda belirtilen risk faktörleri ile ilişkilidir.

  1. Alkolün dozu ve içme düzeni

    Erkeklerde >60-80 gr/gün, kadınlarda >20gr/gün , ≥10 yıl içki kullanılması ile siroz riski artar. Bu miktarda içenlerde %6-41’inde siroz gelişir. İçmenin sıklığı da türü de riski belirlemede önemlidir. Vitamin A-E eksikliği, doymamış ( poliansature ) yağdan zengin beslenme ile de riski artar. Kronik viral hepatit ve alkol arasında birbirini etkileyici etki olduğu, ağır alkol kullanan C hepatitli hastalarda siroz riskinin 30 kat arttığı belirtilmektedir.

  2. Cinsiyet

    Kadınların alkole bağlı karaciğer tahribine 2 kat hassas olduğu, erkeklere göre daha düşük dozda ve daha kısa süreli alkol alımında dahi alkole bağlı daha şiddetli karaciğer hastalığı gelişebildiği gösterilmiştir. Aynı miktarda alkol alımından sonra erkek ve kadınlarda kan alkol düzeyinin farklı olduğu saptanmıştır.

  3. Kilo ve Tip-II Şeker Hastalığı

    Vücut kilosu ve açlık kan şekerinin yüksekliği, yoğun içki içenlerde karaciğer tahribinde bağımsız risk faktörüdür.

İleri Dönem Sonuçları
Hastalığın gidiş ve sonucunu belirleyen iki önemli faktör vardır; hastalığın histolojik evresi ve daha sonraki
alkol kullanım miktarıdır.
Yağlı karaciğer evresinde; alkolü bırakanlarda daha sonraki süreç iyidir. İçmeye devam eden hastaların %30’u 10 yıl içinde siroza ilerlemektedir. Alkolik Hepatit; bilinç bulanıklığı, böbrek yetmezliği, pıhtılaşma bozukluğu veya sarılığın eşlik ettiği durumlarda yaşam süresi kısalmaktadır. Siroz; dengede sirozlularda 10 yıllık yaşam süreçlerinden bahsedilebilirken, dengesi bozulmuş sirozlu hastalarda ortalama yaşam süreci 2 yıldan daha azdır. Dengede veya dengesi bozulmuş sirozlularda alkolün kesilmesi yaşam süresini arttırır.

Tedavi:
Alkolün kesilmesi tedavinin temelini oluşturur. Tıbbi takip, gerekli olduğunda psikiyatrik destek ve son zamanlarda uygulanan alkol alışkanlığına karşı bazı ilaçlarla hastaların %50’sinde alkol kesilebilmektedir. Alkol kesilmesinin histolojik bulguları daha iyi düzeylere geldiği, siroza ilerlemeyi azalttığı ve tüm hastalarda yaşam süresini artırdığı gösterilmiştir. Alkole devam edilmesi yaşam sürecini kısaltır.

  • Beslenme;
  • Alkolik karaciğer hastalığında protein kalori eksikliği sık gözlenir. Alkolik sirozlu hastalarda genelde alınan diyetten daha yüksek protein ve kalorili, düzenli oral beslenme (1,2-1.5 gr/kg protein ve 35-40 kcal/kg kalori) ile kahvaltı ve gece atıştırmasının eklendiği sık beslenmenin faydalı olduğu belirtilmektedir.

  • Tıbbi Tedavi;
  • Bazı ilaçlar tedavide kullanılmakta veya etkileri araştırılmaktadır. Alternatif tıp, Slimarin, faydalı etkisi olabileceği belirtilmesi yanında alkolik karaciğer hastalarında hastalığın gidişi üzerine belirgin bir etki göstermediği de ifade edilmektedir.

  • Karaciğer Nakli;
  • Alkolün kesilmesine rağmen 6 ay sirozda veya alkolik hepatitte denge bozukluğu devam eden ve alkol alışkanlığına bağlı şiddetli karaciğer dışı bulguları olmayan (kalp hastalıkları, beyinsel bozukluklar) hastalar karaciğer nakil adayıdırlar.