Yanma, düşme veya çarpmalarda oluşan herhangi bir yaralanmada vücutta iz kalıp kalmaması yaranın derinliğine veya vücudun hangi bölgesinde meydana geldiğine göre değişiyor.

Bursa Özel Bahar Hastanesi’nden Plastik Cerrahı Op. Dr. Ali Tuncer, yanık sonrası iz kalma derecesini etkileyen sebepler hakkında bilgi verdi. Vücudun farklı yerlerinde oluşan yaralanmalarda veya ameliyat izlerinde farklılıklar meydana geldiğini anlatan Op.Dr. Ali Tuncer, şunları kaydetti: “Yaralanmanın şekli önemlidir. Yara dudaklarının sağlam olması, düzenli ve düzgün oluşan izin oluşmasını olumlu etkiler; aksine künt yaralanmalarda yara dudakları zedelenmiş ise izin oluşmasını olumsuz yönde etkileyecektir.

Yaralanmanın yerine de dikkat etmek lazım. Deri ne kadar ince ve gevşek ise iz o kadar az oluşacaktır. Örneğin göz kapaklarında meydana gelen yaralanmalarda iz sıfıra yakın olarak oluşur. Omuz göğüs bölgelerindeki yaralanmalar ise kabarmaya meyillidir.”

SARIŞIN VE ESMERDE FARKLI İZLER KALIYOR

Yaralanmalarda hastanın yaşının da önemli olduğunu belirten Dr. Tuncer, hastanın yaşının ileri olmasının derinin gevşemesi dolayısıyla ile izin az olmasına sebep olduğunu söyledi. Deri renginin koyulaştığı, kalınlığının daha fazla olduğu koyu renkli ırksal özelliği bulunan insanlarda izlerin giderek belirginleştiğini kaydeden Tuncer, “Örneğin zenci, Afrikalı insanlarda izin en ileri boyutu olan keloid dokusu gelişme riski beyaz ırka göre 10 kat daha fazladır. Doku kayıplı gergin kapatılan yaralarda da iz fazla oluyor. Onarım sonrası yara gerginliği ne kadar fazla ize iz

o kadar fazla olacaktır. Mimik çizgilerine, gevşemiş deri çizgilerine paralel ise oluşacak iz daima daha azdır. Örneğin alın çizgilerine paralel yaralanmalarda oluşacak iz bu çizgilere dik gelişen yaralanmalar sonrası oluşacak ize nazaran daha iyi olacaktır. Kronik hastalıklar (diyabet, böbrek yetmezliği gibi), bağdoku hasatlıkları, malnütrisyonların varlığı izi daima kötü yönde etkileyecektir. Ayrıca kullanılan sütur materyalleri, kullanılan cerrahi teknik izin oluşmasında önemli rol oynar.” diye konuştu.

Dr. Tuncer, muhtemel yaralanma olaylarında yapılacak müdahale yöntemlerini de değerlendirdi. Yarada kirli veya yabancı cisim varlığı olması durumunda yaranın yıkanması ve yabancı cisimlerden uzaklaştırılması gerektiğini vurgulayan Dr. Tuncer, eğer yara dudakları ezik ya da nekroze ise yara dudak debridmanının yapılması, düzensiz ise milimetrik yara tazelenmesi yerine getirilmesini tavsiye etti. Yara dudaklarının dışarıya doğru everte edilmesi gerektiğini dile getiren Op. Dr. Tuncer şöyle devam etti: “İzlerin görünümünü etkileyen en önemli etmenlerden birisidir. Cildin tam olarak karşı karşıya getirildiği durumlarda izler genişlemeye ve çökme skarlarının oluşmasına meyillidirler. Yara dudaklarının dışarıya everte edildiğinde bu olasılıklar minimalize edilmektedir. Bu nedenle yara dudak eversiyonunu sağlayacak cerrahi tekniğin bilinmesi şarttır.

Yara dudaklarını kapamada kullanılan teknik de izlerin oluşma derecesini etkiler. Travmatik tekniklerin kullanılması, yara dudaklarında oluşacak gerginliğin önüne geçilmesi, kullanılan dikiş materyallerin niteliği, yara dudaklarını bir araya getirirken uygulanacak kuvvetin derecesi, oluşacak izin daha iyi görünmesini sağlayacaktır. Sonuç olarak izin nasıl olacağı hiçbir zaman öngörülemez. Bazen hastalar neden estetik operasyonlarda izin kalmadığını sormaktadır. Alında operasyonlarda da izler oluşmaktadır. Ancak izler seçilen metoda göre her zaman gizlenen yerlerde olmaktadır. Bu konuda söylenebilecek tek kesin doğru her yaralanmanın az ya da çok bir izle iyileşeceğidir. Önemli olan ise, izin estetik problem oluşturup oluşturmayacağıdır.”